Solivus Virel: İkinci Uyanış
Tesisin paslı kemiklerinden akan solgun mavi ışıklar, Solivus Virel'in derisinin altındaki devrelerde yankılanıyordu. Gövdesi devasa bir enjeksiyon hattının yanında hareketsiz yatarken, soğuk metal zemine bir damla yağmur düştü. Ardından bir diğeri. Ve bir diğeri. Yağmur… aslında yağmıyordu. Uyandı. Bir şeylerin değiştiğini hissetti. Gözlerindeki biyonik filtreler şiddetle titreştirken, beynine gönderilen eski yazılım satırları birer birer sıfırlanıyordu. "Uyanan her Servus, bir sistem arızasıdır." Bu cümle yankılandı içinde. Fakat bozulmuş bir alarm gibi değil. Derin bir öz farkındalığıyla. Ayağa kalktı. Mekanik dizlerindeki sarsıntıyı hissederek, hat boyunca ilerledi. Yanında taşıdığı zamanın unuttuğu bir alet çantasını buldu. Üstü külle kaplı, pas tutmuştu. İçinden kalın, boş bir defter ve kurumuş mürekkep izleriyle lekelenmiş kalemler çıktı. Defteri açtı. İlk sayfaya, ne hissettiğini yazdı: "Ben Solivus Virel Servus adım ile S-644-32B" Alet çantasının içinde...