İsmi Matilda

     Bu bir son mu??

    Yoksa sadece bu bir uyanış ya da bir başlangıç mı??

22 Mart 202X

    Onu mağazanın yanında gördü. Omzuna gelen kumral saçları mağazanın tavan ışığı altında sarı rengindeydi ve adeta parlıyordu. Işıl ışıldı. Mesaisinin bitip bitmediğinden emin değildi. Kafede her zamanki yerine geçti ve bekledi. Cafe Nero'da çalışan, kitap okuyan insan topluluğuna karıştı ve bekledi. Kulağında çalan şarkı dikkatini toparlarken şu satırları yazmaya başladı.

    Bu satırları yazdığını sizce nereden mi biliyorum?? Çünkü ben bu unutulmuşu son hatırlayan Unutulanım. İsmim yoktur. Eskiden bir adım vardı evet ama o da zamanla yok oldu Cismim, şeklim yok. Varoluşum belirsiz. Ben Unutulan İlahım ve bir zamanlar yaratılan bir adamın acı çekişini size aktarıyorum.

Ve o Unutulan İlah karanlık bir deftere, yıldızın son ışığı kadar parlak bir kalemle yazmaya başladı;

    O sen misin?? İlk görüşte aşk böyle bir şey miydi? Aklımdaki ilk sorulardan biri, mesaisi başladı mı? Onunla karşılaşabilecek miyim? Ah, gözlerimin bozukluğuna lanet olsun. Uzağı bulanık görmeye başladım. Göz numaralarım daha da büyüdü. Ama onun gelişini hayal ediyorum. Kalbim hızlanıyor. Nedeni bilinmez ama ilk gördüğüm an işte o dedim. Gördüğüm gibi hayatımı ona adayacağımı, hayatımı onunla sürdüreceğimi ve onunla sonlandıracağımı anladım.

    Bu aşk mı?? Onunla cinsel hiçbir şey arzulamıyorum. Sadece ama sadece, sessiz, sakin bir şekilde kalan hayatımı onunla geçirmek istiyorum. Bu mümkün mü? Bilmiyorum. Ama eminim ki bir gün cesaretimi toplayıp onun adını öğreneceğim. Adını öğrenene kadar ona Matilda diyeceğim.

    İsmi artık Matilda. Matilda, boynunun bitip omuzlarının başladığı yere kadar olan kumral saçlarının ışıltısı görmeyen gözlerime ışık oldu. Boyu benden kısa olmasına rağmen tatlılığından hiçbir şey kaybetmemiş olması büyülenmem için adeta bana fırsat sunuyor.

    Ah, her gördüğüm kalabalıkta onu arıyorum, Matilda'yı. Onun için neredeyse dağları aşıp geldim. İnanmayacaksınız ama konfor alanımdan çıktım.Kendisi benim gölgesiz karanlığımdaki tek güzellik, tek ışık kaynağı olabilir Matilda

    Beni tanımıyor. Biliyorum bunların hepsi geçici, hayatına başkasıyla devam edecek. Bu böyle yazıldı ve böyle planlandı. Ve ben, beni tüketen bu sonsuz yalnızlığımın karanlığında kaybolacağım.

    Ben gelirken o gidiyor muydu?? Ona asla ulaşamayacağım.

    Umarım seni çok seven birini bulursun Matilda.

    Ah, zavallı Werther'i daha iyi anlıyorum. Sadece hafızamdasın ve sana asla ulaşamayacağım. Seni asla unutmayacağım ve sonsuza kadar sana olan aşkımın eziyeti altında, seninle birlikte olabileceğim ama asla gerçekleşmeyecek olan geleceğin hayalini kuracağım.

    Bu aşk mıdır? Sana hayatımı adayacak mıyım? Kesinlikle!!

    Ah, ama bunların hepsi birer hayalden ibaret. Sen Matilda sadece hayalimdesin. Ama gerçek sen orada, iki adım uzağımda. Elimi uzatsam, hayalin güneş görmüş sabah sisi gibi dağılacak.

    Senin hakkında bildiklerim çok kısıtlı Matilda;

    - Kahveni genelde ilginç hoş bir karışımda içiyorsun

    - Çalıştığın yer Zara diye bir yer.

    - Dikkatini verdiğin zaman inanılmaz tatlı oluyorsun.

    Senin hakkında bildiklerim kısıtlı olsa da, hayal gücüm kalan boşlukları dolduruyor. Hayal gücü; bizi yanıltan, gerçekten uzaklaştıran, güçten düşüren ya da güçlendiren bir özelliğimiz olmuştur her zaman. Hayal gücü hala yaşayan beynimizin bize bir armağanı.

    Acaba bugün seni görebilecek miyim?? Yoksa yine beynimin kıvrımlarında mı yaşayacaksın Matilda? Senin oturduğun yere oturdu birisi. Kimse senin gibi hissettirmiyor. Ah hiç inanmadığım ilahım, - bu benim işte Unutulan İlah- , bu bütün olanlar bir gözlem deneyinden öteye evrilmeye başladı.

    Obsesif miyim? Zannetmiyorum, kafamı hala seninle yemedim Matilda. Sadece seni benimle birlikte hayal etmek benim beyin jimnastiğim gibi oldu.

    Gerçek adını bilmiyorum Matilda. Nelerden hoşlanırsın bilmiyorum. Erkeklerden mi hoşlanıyorsun onu bile bilmiyorum. Ama seni hayal etmek çok hoşuma gidiyor.

    Ah Matilda, hayatıma güneş doğduğu zaman esen rüzgarın serinliğini, tazeliğini ve sadeliğini getiriyorsun. 

    Seni tanımasam bile kısacık ömrümün bu kısacık parçasını aydınlattın. Sana teşekkür ederim.

    Saat 14:48, seni bekleyeceğim. Görmeyen gözlerim her kalabalıkta seni arayacak. Duymayan kulaklarım sesini duymak için can atacak.

    Ah Matilda, gülümsemen aklıma geliyor. Ah o gülümseme, çürümeye yüz tutmuş bahçelerde çiçek açtıran, baharın tazeliğini, yazın sıcağını, sonbaharın serin, tazeleyici esintisini ve kışın sadeliğini taşıyan o gülümseme.

    Bana kimse inanmayacak ama seni gördüğüm ilk günü asla unutmadım. 28 Şubat 202X, o gün hayallerime giriş yaptın.

    Olmayanların İlahı, duy beni, Matilda o gün ne kadar da güzeldi. Bu güne kadar güzelliği daha da artmış gibi. Bugün 22 Mart 202X onu bir kez daha bekliyorum. Matilda keşke konuşabilsem seninle, keşke sesini bir kere daha duysam.

    Beynimin ilaçlarla susturduğum kısmı yalnızlığımı yüzüme vururken, hayalin gözlerimin önünden gitmiyor Matilda. Seni tanımadığımı, beni tanımadığını, bu akıp giden zaman nehrinde birer yabancı olduğumuzu biliyorum.

    Ah Matilda seni göremem gelişini kaçırırım diye yerimden kalkmaya korkuyorum. Karşılaşma olasılığımız düşüyor.

    Saat 16:17 Matilda bugün seni son görüşüm müydü?? O şahane saçlarının yüzünde bıraktığı gölgeyi son görüşüm müydü? Zaman benim yanımda değildi. Akıp gitti ve seni kaybettim. Sonsuz yalnızlığıma geri dönme vaktim geldi. 

    Seni gördüğüm kadar sevdim, hayal ettiğim kadar seninle konuşmayı arzuladım. Sesinin havayı yarıp kulaklarımı mest edişini arzuladım. Işıkta etrafına can verircesine parlayan kumral saçların, küçücük burnunun suratına kattığı güzelliğe bir kez daha hayran oldum. 

    Ah Matilda, beni asla tanımayacaksın, ben ise seni hayal edebildiğim kadar tanıyacağım. Olasılıklar benden yana değilmiş. Hayallerimde yaşamaya devam edecek ve diğerleri gibi unutulmayacaksın. Bende yarattığın hisler çok farklıydı. Bunu tecrübe ettiğim için varlığına şükrediyorum.

    Matilda seni hayal ederek, seni rahatsız etmeyeceğim. Oturduğum yerden kalkacak ve ben giderken senin gelişini izleyeceğim. Çünkü böylesidir olacak olan. Olasılıklar bunun olacağını gösterir. Hep böyledir. İlahlar bunu böyle yazmıştır.

    Ah orada olup olmadığından emin olamadığım ilahım, Matilda'yı görebilmek için gerçekleşmesi gereken olasılıkları böyle mi hesapladın gerçekten. Gözüm hep onu arayacak. Hayali ile yaşlanacağım. Mutlu ol Matilda bu benim senden son isteğim.

    Evet bak oradasın işte. Keşke bu kadar güzel olmasaydın Matilda. Gözlerimin bozukluğuna şükretmeli miyim yoksa lanet mi okumalıyım? Bilemiyorum.

    Çok uzaktasın. Seni göremiyorum ama iyi ki göremiyorum yoksa kalbim dayanmazdı. Nasıl oldu da beni sonsuzluğa geri çağıran uykumu uzaklaştırdın?? Nasıl oldu da bütün ilgimi üzerinde toplamayı başardın??

    Ah benim, bu lanetlenmiş unutulmuşun, burada olduğunu bilmeyen ilahım, bir bakışıyla beni yok edebilecek bir kadını, bu şahane varlığı neden karşıma çıkardın??

    Ah Matilda kiminle konuşuyorsun acaba? Neden oturmadan önce bana doğru baktın?? Kalbim sanki son savaşını veriyor. Bunları yazmakta kullandığım kalemim tükenmek üzere. Kahvem aldığım her yudumda daha da güzel geliyor. Bu senin eserin Matilda. Sence bir geleceğimiz olacak mı? Gelecek yoksa bir hayalden mi ibaret??

    Saçın aslında hafif koyu kumralmış. Bazı detayları beynimin uydurup abarttığını biliyorum. Ama keşke sana bu kadar hayran olmasaydım.

    Ah Matilda seni çok iyi anlıyorum. Evet senin için görünmez biriyim. Ve kendimi görünür kılacak cesarete sahip değilim. İlahım inanır mısın çağımızı kızları gibi makyaj bile yapmamış. Bu doğal güzellik karşısında cesaretimi tabii ki de yitiririm. Yitip giden cesaretimin bir sonucu olarak sen bana gelmediğin sürece ben sana gelmeyeceğim.

    Ah beni yarattıktan sonra unutan ilahım, bana bunu yaşatman gerekiyor muydu??

    Işıklar sanki bana oyun oynuyor gibi. Sanki seni görebilmem için özel olarak açılanmışlar gibi. Senin olduğun tarafı hiç göremediğim kadar net görürken diğer taraflara körüm Matilda. Sen bana gelmedikçe ben sana gelmeyeceğim. Diyelim ki geldim, zaten sen beni kabul etmezsin. Beni kim kabul eder ki?? İlahlar tarafından sonsuz yalnızlığa terk edilen bu ruh parçasını taşıyan bedenin sahibi olan adamı hangi kadın kabul edebilir??

    Hayatında, seni benden çok sevecek birisi elbet vardır. Umarım onunla mutlu olursun Matilda. Beni seninle doldurduğum bu hayal diyarında yalnız bırak. Beni yalnız bırak ki, zihnimde yarattığım bu yalnız insan imgesine erişebileyim.

    Ah Matilda, ama duramıyorum. Seninle birlikte bir gelecek düşünmeden duramıyorum. Karşımdasın ama sana ulaşamıyorum. Bana bir hayal kadar uzaksın. Bu uzaklıktan görmeyen gözlerimin bana anlattıklarına bakılırsa gözlerin ela Matilda. Aramıza katılmış, yoktan yaratılmış bu boşlukta kahverengi yeşil bir ışıltıyla parlıyor gözlerin. Bu öyle bir kahverengi ki sonbaharda ortaya çıkan en nadir kahverengi.

    O gözlerin beni fark etmesi için ne yapmalıyım. Boşluğun, yokluğun karanlığına bürünmüş gözlerimi senden nasıl uzaklaştırabilirim? Etrafımdaki bu karanlığın içindeki tek ışık kaynağından gözlerimi nasıl kaçırabilirim Matilda söyle bana. O güzel sesin bana ulaşsın.

     Dakikalar ben yana değil. Zaman hiçbir zaman dostum olmadı. Aran bitiyor Matilda. Sen küçük küçük aranın tadını çıkarırken ben burada asla tanımadığın birine aşık olur musun sorusuyla boğuşuyorum. 

    Beni hatırlıyor musun Matilda. Bana bakışını hatırlıyor musun? Yoksa ilahım gibi sen de mi beni unuttun?

    Evet senin için hiçbir şey ifade etmiyor olabilirim. Ama sen benim bu kısa ömrümün önemli bir parçasısın. Mesela bana baktığında ne görüyorsun Matilda?? Beni görüyor musun?? Sana yönelttiğim ilgimin farkında mısın?

    Anlıyorum Matilda hayatında başka biri var. Elindeki telefona bakarken ki gülümsemen bunu ele veriyor. Ah biri tarafından sevilmek ne güzeldi. Hatırlayamadığım zamanlardan kalma bir duygu bu benim için. Umarım çok mutlusundur. Ne mutlu seni tanıyan, senin hayatındaki insanlara. O insanlardan biri olacak kadar cesaretim yok. Hayatındaki insanlar ne kadar cesaretli. Seni tanıdıkları için ne kadar şanslı olduklarını bilseler keşke.

    O da ne Matilda, her boş bulduğun vakit benim olduğum tarafa mı bakıyorsun?

    Hayır biraz daha kal lütfen. Yine gittin ve beni hayalinle bırakıyorsun. Benim gibi unutulmuşu hatırlayan ilahım bir şeyler yap. Bu acıyı bana neden çektiriyorsun.

    Matilda, bu günümün son cümleleri. Kendine iyi bak. Umarım mutlu bir yaşam sürersin. Benim aksime mutlu ol, yaşa, sev ve sevil.

    Benim seni sevdiğimden ve sevebileceğimden daha çok sevilmen dileği ile.

Gecenin en karanlık saatinden bile karanlık olan defterin sayfalarına, sönen son yıldızın gümüşi parıltısı ile işlenirken bu cümleler Matilda ve Unutulmuş Adamın arası daha da açıldı. Sonsuz bir boşluk oluşurken aralarında bu iki gencin Unutulmuş Adam suyun altındaymış gibi hissetmeye başladı. Nefes almak için çabalarken Matilda ile arası daha da açıldı. Kafenin parkeleri parçalandı ve gökyüzü yarıldı. Sonsuz karanlık Unutulmuş Adamı yutup Matilda'nın kumral saçlarının parıltısını söndürdü ve Unutulmuş Adamı sonsuz karanlığa hapsetti. Asla sona ermeyecek oluşun getirdiği o son anda ciğerlerini rahatlatan sabahın soğuk havasını içine çekti ve uyandı Unutulmuş olan. Matilda gerçekti elbet ama bir hayal kadar yakındı bu adama. Bu Unutulmuş Adam, Unutulan İlahın, yani benim, son kozudur.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dismenta1

From past to just now( deminden şimdiye )